Genel

Çocuk Ve Sanat Arasındaki Kopmayan Bağ Üstüne…

Sanat bazı çocuklar için bir nevi kaçış yoludur. En azından benim için öyleydi. Sanatla hayatımın monoton akışından ve hatalarımdan kaçtım. Bu kaçışta sanatın benim için ne olduğunu öğrendim. Çocuk bana sanat nedir diye sorduğumda “Sanat hataların değer olarak görüldüğü özgürce alınmış bir nefestir.” Derdi. Çünkü sanat gerçekten de özgürce alınmış bir nefesti. Her çocuk “yani her insan” büyüme yolculuğunda farklı farklı şeylere, farklı farklı tepkiler verir. Ama ortak sonuç, o çocuğun tepkilerinin altındaki sorgulamadır. Neden tek bir doğru var? Neden bunu yapmalıyım? Neden herkes yanlış olduğundan emin? Hayata karşı deneyimimiz arttıkça sorgulamayı ve isteklerimizi unutuyoruz. Cesaretimiz herhangi bir kişi yüzünden kırılabiliyor ya da genel olarak kabul görmemiş düşüncelerimizi çabucak yok edebiliyoruz. Oysa çocuklar için doğru yanlış, güzel çirkin, evet hayır… gibi keskin çizgiler yoktur ya da hiçbir çocuk herhangi bir kişi yüzünden istediği şeyden vazgeçmez. Tam tersi; tutturur, o şey için günlerce ağlar. Bir çocuk için çok sevdiği ya da istediği bir şeyin herkes tarafından kabul görmesi gerekmez. Mesela, ben küçükken otuz sekiz numara topuklu ayakkabı ile anneannemin gününe gitmişim. Yolda bir amca durdurup “Çok küçük gelmiş kızım bir büyüğünü alsaymışsın.” demiş. Ama ben uzun bir süre daha annemin ya da teyzemin topuklu ayakkabılarını giymeye devam etmişim. Çok basit bir mantık, çünkü seviyormuşum. Sanatın tarihine baktığımızda da öncü, çığır açıcı ve yenilikçi her sanatçının ortak özelliği; yer yer çocuk kalabilen algılama biçimleridir. Örneğin, Joan Miro. Joan Miro’nun hayatı boyunca yaptığı tüm resimler genel anlayışın çok dışındaydı belki herkes tarafından kabul görmesi oldukça zordu ama o aynı bir çocuk gibi özgürce nefes aldı, gerçeklikten sıyrılıp hayal kurdu, güzellikten ve estetikten bağımsız renkler kullandı. Kısacası “bir çocuk gıbı tutturdu.” Tam da bu noktada dünyanın hata olarak gördüğü birçok şeyden kaçtı. Bu kaçışı Tzarra, Hugo Ball, Orhan Veli, Mattise, Picasso, Baudelaire, Lorca, Dario Fo, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Gothe, Coubert, Osman Hamdi Bey, Nazım Hikmet, Nietzsche, Cehov, Van Gogh, Afife Jale, Abidin Dino, Freud… gibi öncü bir çok kişi yaptı. Sanatla çoçuğun kopmayan bağına kanıt bu isimler olsa gerek. Çünkü bana kalırsa sanal, çocukluğumuzla bağımızın sıkılığı ile kendini gösterir.

Naz Kalay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir